Harun Yahya ve İslami Yaratılışçılık


Türk asıllı bir yazar olan Taner Edis'in, bir amerikan bilim dergisinde yer alan yazisinda, Harun Yahya konusunda evrimci camiayı uyarma amacı olsa da, aslında Harun Yahya ve çalışmalarını ne denli takdir ettiği ve somut bir eleştiri getirememenin sıkıntısını yaşadığını göreceksiniz.

Bu makaledeki bazı paragrafların Türkçe tercümesini aşağıda yayınlıyoruz:

....
ABD’de yaratılışçılık, sosyal merdivenin basamaklarını tırmanan, bilginin değer kazandığı meslek sahibi sınıflara katılan dini muhafazakâr bir toplum kesimine hitap eder. Bunlar bir yandan geleneksel, ahlaka dayalı doğa görüşlerini tasdik ettirme, diğer yandan da bilim ve teknolojiye saygı duyma endişeleri vardır. Yaratılış-bilimi, bunu ödün vermeden yerine getirmeyi sağlar.

İlginçtir, benzer bir durum İslam dünyasında da ortaya çıkmaya başladı. Özellikle Müslüman ulusların arasında eskiden beri en çağdaşlaşmış olan Türkiye’de son on yıl, yirmi yıl, hem dinde yeniden yükselişine, hem de küresel kapitalist ekonomide iş yapan dindar muhafazakâr bir toplum kesiminin gücünün artmasına tanık oldu. Böylece, beklenebileceği gibi, yaratılışçılık Türkiye’de patladı ve diğer Müslüman ülkeleri de etkilemeye başladı. Gene eski tarz din ile çağdaş dünya arasında kalan Batıdaki Müslüman göçmen toplumları da artan oranda genelde Türkiye kökenli yaratılışçılığa maruz kalmaya başladılar.

Türk yaratılışçılığına tek bir isim egemen: Harun Yahya.
Bunun, bir dini cemaat lideri olan Adnan Oktar ın müstear adı olduğu varsayılıyor. Ama Yahya, o kadar çok kitabın, makalenin, videonun ve Web sitesinin (www.hyahya.org) yazarı olarak görünüyor ki bunun tek kişilik bir çalışma olduğuna inanmak olanaksız. Ayrıca cemaat liderlerinin düşünsel güçleri genelde abartılır, inanılmaz düşünsel üretkenlik menkıbeleri, karizmatik öğretmenlerin konumunu yücelterek, çağdaş bir mucize öyküsü olarak işlev görür. Kısaca, Yahya aslında tek bir kişi değil de en önde gelen Türk yaratılışçı faaliyetlerinin altında toplandığı bir bayrak olmalıdır.

Harun Yahya 'nın ürettikleri arasında en çarpıcı olan şey, bunların ne denli çağdaş ve medyaya yönelik olduğudur. Yahya devrinden önce yaratılışçı duyguların bildirimi genelde dindar aydınların çevresinde sınırlı kalırdı; bu yazılar biyolojide açıkça görünen akıllı tasarıma değinmekten pek öteye gitmezdi, genelde evrimin reddedilmesi de daha geniş dini temalar üzerine olan kitaplarda kısa pasajlardan öteye gitmezdi. Bazı dini cemaatler, modernliğin İslami bir benzerini yaratma arzusu içinde kendi “bilim dergilerinde” evrime saldırırlardı, ama bunun sınırlı bir etkisi olurdu – yüksek baskı sayılarına sahip, medyayı iyi kullanan, sürekli olarak evrimin kötülüklerini başa kakan palazlanmış bir yaratılışçılık duyulmuş şey değildi. Aksine, Yahya’nın malzemeleri tam renkli, parlak kuşe kağıdına basılı, bol resimli, halka yönelik (dini yayınların aksine çok az Arapça sözcük kullanıyor) ve bütün güncel yayın ortamlarında erişilebilir durumda. Bu yayınlar her yerde. Yalnızca kitapçılarda değil yeni nesil “İslami holdinglerin” süpermarket zincirlerinde bile bulunuyor.

Harun Yahya projesinin muazzam kaynaklara sahip olduğu çok açıktır. Yahya’nın lüks ürünlerinin kendi maliyetini çıkardığı da şüphelidir – ürünler ucuza satılıyor, hatta bunları ücretsiz elde etmek çok kolay. “Aylık bilim ve kültür dergisi” Mercek’in Ağustos 2002 sayısı, iki VCD dâhil 1.80 Dolar’a çıktı ve içinde Yahya’dan bağımsız tek reklâm, (sınıf atlamak için önemli olan) İngilizce dil öğrenimi üzerine bir eğitim setine aitti.

Yahya’nın Web sitesi, kitapların çoğunu İnternet’ten çeşitli dillerde dağıtıyor – hem de ücretsiz olarak. Türk yaratılışçılığı uluslararası hale geldi: Yahya’nın kitapları İstanbul’da nasıl kolayca bulunuyor ve sergileniyorsa, Londra’da da aynı şekilde. Ancak bütün bunların ardındaki teşkilat ve mali kaynaklar görünürde meçhul. Kayıtdışı ekonomiyi denetim altına almaktan, hatta şirketlerin çoğundan vergi toplamaktan acizliğiyle meşhur Türk devleti de dini vakıflar üzerinde kanuni baskılar uygulayamıyor.

Harun Yahya ’nın kitaplarındaki diğer dikkati çeken bir nokta da ABD’deki Yaratılış Araştırmaları Enstitüsü (ICR) gibi Batıdaki yaratılışçı malzemeden çok fazla bir değişiklik yapmadan ne kadar çok alıntı içerdiği. Kuran’ın yaratılış anlatımı, Tevrat’taki kadar ayrıntıya girmediğinden İslami yaratılışçılar genelde dünya gezegeninin çok eski olduğunu kabulleniyorlar. Bu nedenle Yahya, Amerikalı yaratılışçıların Tufan Jeolojisine değinmiyor ve yeryüzünün yaşı konusunda da bir taraf değil. Ama geri kalanını, “akıllı tasarım” liderlerinden özlü sözlerle bezenmiş olarak, tasarlayan bir zihnin doğadaki mucizelerin ardında olmasını ne denli ortada olduğunu söyleyen geleneksel İslam savunmacılarının listesi içinde orada da bulmak mümkün. Bizlerin evangelik Protestan cinsinden mezhepçidir diye bildiğimiz ICR-tipi yaratılışçılık, İslami bir ortama uyarlanmış görünüyor.

Yahya, yaratılışçılığın yanısıra geleneksel bilim ve akademisyenlik dışında kalan diğer inanışları da yayıyor. Bunlar genelde Mason tuzakları veya soykırımın reddi gibi Müslüman dünyada yaygın olan komplocu düşünceler. Ancak bu siyaset-desenli fantezilere daldığında bile Harun Yahya bir yolunu bulup evrimden bahsediyor. Darwinizmin Kanlı İdeolojisi: Faşizm (İstanbul, 2002), Yahya’nın evrimin kötülüklerin temelinde olduğunu açıkladığı “okuyucuya” not bölümüyle başlıyor:

"Bu kitapta ve diğer çalışmalarımızda evrim teorisinin çöküşüne özel bir yer ayrılmasının nedeni, bu teorinin her türlü din aleyhtarı felsefenin temelini oluşturmasıdır. Yaratılışı ve dolayısıyla Allah'ın varlığını inkâr eden Darwinizm, 140 yıldır pek çok insanın imanını kaybetmesine ya da kuşkuya düşmesine neden olmuştur. Dolayısıyla bu teorinin bir aldatmaca olduğunu gözler önüne sermek çok önemli bir imani görevdir. Bu önemli hizmetin tüm insanlarımıza ulaştırılabilmesi ise zorunludur. Kimi okuyucularımız belki tek bir kitabımızı okuma imkânı bulabilir. Bu nedenle her kitabımızda bu konuya özet de olsa bir bölüm ayrılması uygun görülmüştür."

Aynı giriş ve aynı “Evrim Yanılgısı” başlıklı evrim-karşıtı bölüm, (farklı resimlerle) İslam Terörü Lanetler (3. Baskı, Bristol, 2002) kitabında da yer alıyor. Bu kitapta Yahya, okura yalnızca standart İslam savunmasını vermekle kalmıyor, aynı zamanda kitabın “Terörizmin Kökeni: Darwinizm ve Materyalizm” bölümünde 11 Eylül gibi olayların ardındaki gerçek nedeni ifşa ediyor: evrim. Buradan anlaşılan, “çözüm, terörün asıl kaynağı olan Darwinist-materyalist eğitime son vermek, gençleri gerçek bilimsel bulgular doğrultusunda hazırlanmış bir müfredata göre eğitmek ve onlara Allah korkusunu, akılcı ve vicdanlı davranmayı öğretmektir.” (sayfa 147)

Pekiyi, özellikle adının en iyi bilindiği Türkiye’de Yahya’ya muhalefet ne durumda? Maalesef zayıf. Türkiye “gelişmekte olan bir ülke”. Bu, İMF tarafından yönetilen fakir ve siyaseten dengesiz ekonomik bir sömürge demenin kibarcası. Türk bilimsel camiası zayıf, bırakın aynı değerde kaynaklar ortaya koymak, yaratılışçılara karşı savaşta tek ses oluşturmaktan bile aciz. Arada bir politik laikler Yahya konusunda şikayet ediyor ama laiklerin el ele tutuşup Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin üye olmasına izin vermesi ve ondan sonra her şeyin iyi olacağını ümit etmekten başka yapabileceği bir şey yok. Bu yazı yazıldığı sırada Türkiye 2002 seçimlerinin eşiğindeydi ve İslamcı partinin en büyük oy oranını elde etmesi bekleniyordu.

Yine de Darwin’in dostları az sayıda da olsa iyimserlik nedenleri bulabiliriler. Ne de olsa yaratılışçılık bir tepkidir ve Harun Yahya’nın varlığı evrimci düşüncelerin dindar muhafazakârların tepki göstereceği derecede Türk kültüründe derinlere girdiğinin delilidir. Ayrıca Yahya’nın İslam dünyası boyunca bilinir hale gelmesi, evrimin oralarda da yayıldığı anlamına gelebilir.

Diğer taraftan, kötümser olmak için daha da fazla neden var. Yahya, kamuoyunu dikkatini hiçbir muhalefet olmaksızın çekmekte başarılı görünüyor. Türk hükümetinin muhafazakârlık derecesi bir inip bir çıktığından, lise biyoloji kitaplarındaki yaratılışçılığın derecesi de bir inip bir çıkıyor. Fakat o kitaplarda bir evrim bölümü olsa bile, sınıfın işlemeye vakit bulamadığı son kısma bırakılacaktır. Ayrıca yaşamın ve evrenin karmaşıklığının yalnızca ilahi bir tasarım ile mümkün olabileceği düşüncesi İslam’ı savunanların inancının derinliklerindedir. Müslümanlar büyük ölçüde Darwin evrimini apaçık yanlış olarak, hatta şeytani olarak görmeye daha uzun süre devam edecekler. “Darwin Gününü” kutladığımız şu sırada, biz Batılılar, Harun Yahya adı altında, dikkatle izlememiz gereken hatta ders almamız gereken bir olguyla karşı karşıyayız. Çünkü burada, evrimi kültürden silme hedefinde başarı tehdidi arz eden bir yaratılışçılıkla karşı karşıyayız.